Sezai Göksu

Hakkımda

2012 yılının hemen başlarıydı, sonradan kendisinden çok şey öğrendiğim Türkiye’nin önemli doğal yaşam fotoğrafçılarından Oktay Kuşoğlu ile İzmir Kuş Cenneti’nde karşılaştım. Ben o sıralar gün batımı, gündoğumu, flamingolar gibi fotoğraflar çekiyorum, ama daha çok fotoğraf çekmeyi öğreniyorum, hoş hala öğreniyorum ya.

Sohbet sırasında, bana kuşlara daha yakın olmayı deneyerek onları fotoğraflamaya yoğunlaşmamı ve bununla ilgili Türkiye’nin en önemli kuş veri tabanına sahip olan Trakuş’a ve Doğal Hayat’a üye olmamı, fotoğraflarımı oralarda paylaşmamı önerdi.

Benim bu sitelere üyeliğim ve kuş fotoğrafçılığım 2012 yılının Şubat ayında böyle tesadüfi bir hikaye ile başladı. O günden beridir, başta İzmir olmak üzere hem yurtiçinde hem de yurtdışında kuş fotoğrafları çekiyorum.

Ne var ki, zaman içerisinde, bu uğraşın kuş fotoğrafçılığı ile sınırlı kalamayacağını öğrendim; çünkü iyi bir kuş fotoğrafı, ekipman katkısının ötesinde, ciddi bir kuş ve coğrafya bilgisi gerektiriyordu.

Bu nedenle, bir ornitolog kadar olmasa bile, türler hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaya, gittiğim yerlerde gözlem yapmaya, ses dinlemeye, o sesleri türlerle çakıştırmaya daha fazla zaman harcamaya başladım.

Yaptığım ilk hayırlı işlerden birisi, 2014 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ornitoloji Araştırma Merkezi Cernek Kuş Halkalama İstasyonu’nda, Samsun’da Kızılırmak deltasında gönüllü olarak çalışmak oldu. Orada çok şey öğrendim, bütün gün kuşlarla birlikte olmak çok güzeldi, ağlarla istasyon arasında geçen günler boyunca, bırakın arazi yapmayı, neredeyse fotoğraf bile çekemiyordum desem yeridir.

İkinci hayırlı işim, 2016 ve 2017 yıllarında Türkiye Üreyen Kuş Atlası Projesi kapsamında gönüllü olarak birisi İzmir ilinin batısında, diğeri ise doğusunda olmak üzere iki farklı coğrafyada sistematik kuş gözlemi çalışması yapmış olmamdır.

Üçüncüsü ise, 2019 yılı kış ortası su kuşu sayımlarına (KOSKS) katılmış olmamdır. Her üç işin de tüm detayları ilgili sitelerde yer alıyor, burada daha fazla ayrıntılandırmaya gerek yok. Ama şunu söylemeden geçemeyeceğim, kuş fotoğrafçılığında tür ve yer bilgisi, doğa ile çok daha sahici bir ilişki kurmak açısından son derece önemli.

Kuşların Avrupa-Afrika göç rotasında Türkiye’nin özel bir yeri var. Özellikle Türkiye diyagonali de denilen kuzey-batı güney-doğu güzergahı üzerinde bulunan her bir sulak alanın, her bir orman alanının ayrı bir önemi var.

Bu ana rotanın yanı sıra hacimleri düşük olmakla birlikte kayda değer başka güzergahlar da var:

Örneğin içerisinde İzmir’in de yer aldığı biri Alaçatı-Seferihisar doğrultusunu izleyen diğeri Karaburun-Küçük Menderes havzasını izleyen iki önemli güzergah daha bulunuyor. Bu zengin geçiş ortamı İzmir’de 284 kuş türünün kayıt altına alınmış olmasını sağlamış. Türkiye’nin toplam kuş türü sayısı ise 487 olarak belirtiliyor, 446’sı belgeli.

Hemen belirtelim, Türkiye’de kuş gözlemi ve gözlemci sayısı arttıkça tür sayısı da artacaktır. Yeri gelmişken hatırlatayım, çocuklarınıza birer dürbün verin ve onlarla birlikte kuş gözlemi yapın, onları birer gönüllü kuş gözlemcisi olarak yetiştirin.

Doğayı sevmek, ve doğaya yakın olmak iyi bir insan olmak için her şeyden daha önemli.